DÜNYAYI DEĞİŞTİRMEK yada YENİDEN TASARLAMAK…
Tasarım dünyasının prensi olarak söz ediyor herkes ondan. Bu alanda verilen en büyük ödülleri alan da yine o. Karim Rashid, en başarılı, adından en çok söz edilen ve gerek tasarımları gerekse yeniden yarattığı mekanlarla “iç dünyamızı” fetheden isim. Bu yazıyı okuduktan sonra ürettiği formlar kadar beyninin kıvrımlarınada hayran kalacaksınız.
Ürünler iç mekan tasarımı, moda, mobilya, ışıklandırma ve sanat… Tüm bunları bir arada kucaklayan Rashid, İngiliz ve Mısır karışımı bir ailenin Kahire doğumlu çocuğu. Çocukluğu Kanada’da geçen ünlü tasarımcı şimdilerde New York’ta yaşıyor ve bu kentin tüm enerjisini yansıtıyor eserlerine. Eser?.. Kesinlikle… Karim Rashid için tüm dünyanın birleştiği ortak fikir o ki, bir sanat eseri yaratıyor. Hem de hepsini müthiş bir felsefe şemsiyesi altında toplayarak. “Demokratik bir şekilde tasarım ürünlerini halka taşımak!”
“Herkesin yaşamında şık, kullanışlı, üstünde düşünülmüş ve eğilimleri belirleyen objelerle nefes alıp verme hakkı var.” diyen genç tasarımcı, Alessi’den Georg Jensen’e, Umbra’dan Prada’ya, Miyake ve Method’da değişik ünlü markalar için tüketiciye kolay ulaşabilecek muhteşem ürünlere imza atıyor.
Philadelphia’daki Morimoto Restaurant, Brighton’daki MyHotel ve Atina’daki Semiramis Hotel gibi örnekler, hem şıklığın doruğunda hem de ulaşılabilir bir şekilde Rashid’in düntasını paylaşmak için tasarladığı ve ödüller kazandığı iki örnek. Dünyanın bir çok üniversitesinden kendisine verilen fahri doktoraları, fahri olmayanlarla yarışır nitelikte. En önemli 14 müze, onun tasarımlarını 21. yüzyılın başyapıtları arasında sergiliyor. Üniversitelerin Endüstri Tasarımı bölümlerinde gençlerin bu konuda çok daha geniş perspektiflerden bakmalarını sağlamak için hocalık yapıyor.
Kesinlikle Karim Rashid’in yapmak için uğraştığı bu. Dünyayı değiştirmek. Doğu kanı ve kültürünün derinliğini, Batı’nın disipliniyle karıştırıp mükemmel bir imza yaratan genç tasarımcı, İstanbul’da da Gaia and Gino markası için İstanbul’u tema edinen bir servis seti yarattı. Yedi tepesi, camileri ve kıyılarıyla İstanbul’u en sevdiği renk olan beyazla birleştiren Rashid için yaşamda dokunulan her şey bir tasarım. Rashid türkiye’de ayrıca Step halı ve Şölen Çikolata için de sihirli değneğini kullanıyor.
43 yaşındaki tasarımcı sadece ürettikleriyle değil, fiziksel görünümüyle de adeta bir tasarım ürünü gibi. Uzun boyu, çok ama çok hızlı konuşması, daima beyazla flört eden takım elbiseleri ve tabi ki artık imzası gibi olan büyük Ali G gözlükleri… “Her an herşeyi yapabilirim. Her şeyi tasarlıyabilirim. Bu bir ev aleti de olabilir, parfüm şişesi de, kıyafet de… Önemli olan insanlara tasarım ürünü birşeyler verebilmek ve bunu yaşamın her anına sokabilmek. İşte bugünün tasarımcısının aklını kurcalaması gereken gerçek soru.”
Tasarımcıların sayısal olarak oldukça fazla ve -hadi itiraf edelim- burunlarının oldukça havada olduğu bu süreçte, Rashid daha büyük kalabalıklara daha şık ve fonksiyonel bir alan yaratmak için uğraşıyor.
“Bir duvara ne yapabilirsiniz? Boyayabilirsiniz, duvar kağıdı ile kaplayabilirsiniz, kumaşla kaplayabilirsiniz. Olduğu gibi bırakabilirsiniz. Bu mimarların ve iç mimarların işi. Bizim işimiz o duvarı yaşayacak kişinin ruhunu ortaya yansıtmak olmalı.”
“Resimde bir stilden bahsediyoruz. Modada da aynı şekilde. Ama tasarım ürünlerinde kesin bir stilden bahsetmek bana çok yapay geliyor.Bir meteryali, bir kumaşı, bir teknolojiyi içine girip yeniden düşünmek güzel. Ürettiğim hiçbir şey birbirine benzemez, ama bakanlar bunun Karim Rashid tasarımı olduğunu hemen anlarlar. Neden? Çünkü ruhu aynıdır. Rengi, modeli, stili ya da malzemesi değil, yaratma sürecindeki empati önemlidir. İyi hissettirmek istemesi çok önemlidir. Farklılıklar benim imzamı yaratır. Bir duruşla tanırsınıztasarımlarımı. Her an değişkendirler. Devinim içindedirler.”
Deneyim… Karim Rashid’in gerçekten peşimde olduğu tek kavram. Bir koltuğa oturduğu zaman, kişinin bunu bir deneyim olarak hatırlaması, yere serilen halıdan gelen temiz kokuyu alması, kumaşın ellerinin altında gerçekten hissetmesi, doğru malzeme ile buluştuğunun farkına varması. Bunca yıldır tasarım dünyasının içinde kovaladığı, koklamak için burnunu sürekli olarak ileri uzattığı kavram deneyim derken, kendi yaşadıklarını organik bir şekilde karşısındakine de hissettirmeyi başarıyor. Bu da onu diğer birçok tasarımcıdan farklı kılıyor.
Tasarım dünyasının prensi olarak söz ediyor herkes ondan. Bu alanda verilen en büyük ödülleri alan da yine o. Karim Rashid, en başarılı, adından en çok söz edilen ve gerek tasarımları gerekse yeniden yarattığı mekanlarla “iç dünyamızı” fetheden isim. Bu yazıyı okuduktan sonra ürettiği formlar kadar beyninin kıvrımlarınada hayran kalacaksınız.
Ürünler iç mekan tasarımı, moda, mobilya, ışıklandırma ve sanat… Tüm bunları bir arada kucaklayan Rashid, İngiliz ve Mısır karışımı bir ailenin Kahire doğumlu çocuğu. Çocukluğu Kanada’da geçen ünlü tasarımcı şimdilerde New York’ta yaşıyor ve bu kentin tüm enerjisini yansıtıyor eserlerine. Eser?.. Kesinlikle… Karim Rashid için tüm dünyanın birleştiği ortak fikir o ki, bir sanat eseri yaratıyor. Hem de hepsini müthiş bir felsefe şemsiyesi altında toplayarak. “Demokratik bir şekilde tasarım ürünlerini halka taşımak!”
“Herkesin yaşamında şık, kullanışlı, üstünde düşünülmüş ve eğilimleri belirleyen objelerle nefes alıp verme hakkı var.” diyen genç tasarımcı, Alessi’den Georg Jensen’e, Umbra’dan Prada’ya, Miyake ve Method’da değişik ünlü markalar için tüketiciye kolay ulaşabilecek muhteşem ürünlere imza atıyor.
Philadelphia’daki Morimoto Restaurant, Brighton’daki MyHotel ve Atina’daki Semiramis Hotel gibi örnekler, hem şıklığın doruğunda hem de ulaşılabilir bir şekilde Rashid’in düntasını paylaşmak için tasarladığı ve ödüller kazandığı iki örnek. Dünyanın bir çok üniversitesinden kendisine verilen fahri doktoraları, fahri olmayanlarla yarışır nitelikte. En önemli 14 müze, onun tasarımlarını 21. yüzyılın başyapıtları arasında sergiliyor. Üniversitelerin Endüstri Tasarımı bölümlerinde gençlerin bu konuda çok daha geniş perspektiflerden bakmalarını sağlamak için hocalık yapıyor.
Kesinlikle Karim Rashid’in yapmak için uğraştığı bu. Dünyayı değiştirmek. Doğu kanı ve kültürünün derinliğini, Batı’nın disipliniyle karıştırıp mükemmel bir imza yaratan genç tasarımcı, İstanbul’da da Gaia and Gino markası için İstanbul’u tema edinen bir servis seti yarattı. Yedi tepesi, camileri ve kıyılarıyla İstanbul’u en sevdiği renk olan beyazla birleştiren Rashid için yaşamda dokunulan her şey bir tasarım. Rashid türkiye’de ayrıca Step halı ve Şölen Çikolata için de sihirli değneğini kullanıyor.
43 yaşındaki tasarımcı sadece ürettikleriyle değil, fiziksel görünümüyle de adeta bir tasarım ürünü gibi. Uzun boyu, çok ama çok hızlı konuşması, daima beyazla flört eden takım elbiseleri ve tabi ki artık imzası gibi olan büyük Ali G gözlükleri… “Her an herşeyi yapabilirim. Her şeyi tasarlıyabilirim. Bu bir ev aleti de olabilir, parfüm şişesi de, kıyafet de… Önemli olan insanlara tasarım ürünü birşeyler verebilmek ve bunu yaşamın her anına sokabilmek. İşte bugünün tasarımcısının aklını kurcalaması gereken gerçek soru.”
Tasarımcıların sayısal olarak oldukça fazla ve -hadi itiraf edelim- burunlarının oldukça havada olduğu bu süreçte, Rashid daha büyük kalabalıklara daha şık ve fonksiyonel bir alan yaratmak için uğraşıyor.
“Bir duvara ne yapabilirsiniz? Boyayabilirsiniz, duvar kağıdı ile kaplayabilirsiniz, kumaşla kaplayabilirsiniz. Olduğu gibi bırakabilirsiniz. Bu mimarların ve iç mimarların işi. Bizim işimiz o duvarı yaşayacak kişinin ruhunu ortaya yansıtmak olmalı.”
“Resimde bir stilden bahsediyoruz. Modada da aynı şekilde. Ama tasarım ürünlerinde kesin bir stilden bahsetmek bana çok yapay geliyor.Bir meteryali, bir kumaşı, bir teknolojiyi içine girip yeniden düşünmek güzel. Ürettiğim hiçbir şey birbirine benzemez, ama bakanlar bunun Karim Rashid tasarımı olduğunu hemen anlarlar. Neden? Çünkü ruhu aynıdır. Rengi, modeli, stili ya da malzemesi değil, yaratma sürecindeki empati önemlidir. İyi hissettirmek istemesi çok önemlidir. Farklılıklar benim imzamı yaratır. Bir duruşla tanırsınıztasarımlarımı. Her an değişkendirler. Devinim içindedirler.”
Deneyim… Karim Rashid’in gerçekten peşimde olduğu tek kavram. Bir koltuğa oturduğu zaman, kişinin bunu bir deneyim olarak hatırlaması, yere serilen halıdan gelen temiz kokuyu alması, kumaşın ellerinin altında gerçekten hissetmesi, doğru malzeme ile buluştuğunun farkına varması. Bunca yıldır tasarım dünyasının içinde kovaladığı, koklamak için burnunu sürekli olarak ileri uzattığı kavram deneyim derken, kendi yaşadıklarını organik bir şekilde karşısındakine de hissettirmeyi başarıyor. Bu da onu diğer birçok tasarımcıdan farklı kılıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder